“Matematik” denildiğinde karşısında pırıl pırıl gözlerle bakan çocuklar görmeyi kim istemez ki? Bu hiç de zor değil aslında. Matematikten korkulmayacağını, aksine matematiğin ne kadar eğlenceli hâle gelebileceğini göstermek amacıyla çıktım bu yola. Minikler için nesnesel bazda çıkarma, daha büyükler için ise çıkarma işlemine ek olarak gruplama becerisi, eşleme, fark bulma ve boyama etkinlikleri içeren sayfalar mevcut. Daha da büyükler, sizleri de unutmadım! Dünya üzerindeki harika yapıları az da olsa tanıma

Benim annem, gölgesinde çocukların oynadığı koca bir Ihlamur ağacıydı. Develi’nin Güzeli derlerdi ona. Bir gün annemden ayrılıp hünerli bir elle tanıştım. Şefkatle yonttu beni, ıhlamur kokan bir kalem oldum. Hasretle bekleyen bir hanıma armağan oldum. Bir vakit sonra ise Mustafa Âsım’ın yoldaşı oldum. Ne yolculuklar yaptık, ne kitaplar yazdık, ne anılar biriktirdik birlikte… Zaman onunlayken su gibi aktı, bugünlere geldik. Şimdi ise vazifem, sevgili dostum Mustafa Âsım’ı anlatmak, bu güzel insanı, güzel ins

Dedemin şişesinden gelen gül kokusunu sadece kutsal topraklara gidenler alabilirmiş. Ama oraya gidince bile herkesin kokuyu duyma garantisi yokmuş… Bu durum bizi birazcık tedirgin etse de merakımız galip geldi. Kırk hadisi ezberleyecek, kokunun peşinden umreye gidecektik. Biz kim miyiz? Ali ve Furkan, namı diğer Koku Avcıları. Medine ve Mekke’de pek çok yeri gezdik, bolca ibadet ettik. Ve birbirimize hep aynı soruyu sorduk: “Kokuyu alıyor musun?”

Herkese merhaba arkadaşlar, ben Kaya. Kanalıma hoş geldiniz. Bizim mahallenin en girişken, en teknolojik, en havalı, en sosyal çocuğu yani. Önce kendimden ve kanalımdan biraz bahsetmek, sonrasında sizleri mahallemdeki çok sevgili arkadaşlarımla tanıştırmak istiyorum. Burada bol bol eğlenceyle, mahallemizle, arkadaşlarımla ve geveze bir Kaya ile karşılaşacaksınız. Vloglarımdan en önce siz haberdar olmak isterseniz bildirimleri açmayı unutmayın. Ve tabii ki videoyu beğendiyseniz beğen butonuna basmayı, kanalı

Sıkıcı bir pazar günü, evin içinde aniden yok olan Badem, her daim odasında ders çalışan abla ve öfkelenen rüzgâr, Lale’nin öğrenme aşkı için birlik olmuştu sanki. Sayelerinde psikolojiyle tanıştı Lale, duygularla kaynaştı, bir de ne öğrendiyse arkadaşlarına anlattı. Hep birlikte duyguların, psikolojideki bazı kavramların peşine düştüler. Hem eğlendiler hem öğrendiler. Tüm bunları da sayfaların arasına gizlediler!

Doğu Kudüslü, Şeyh Cerrah Mahallesi’nden iki çocuk. Anneleri kayıp, babaları onu aramaya gitmiş. Çocuklar enkazlar arasında aç ve yalnız beklerken babaları anneleriyle beraber çıkageliyor. Sonra birlikte umut taşıyan bir uçağa biniyorlar. Umut dolu bir şehre gidip Kudüs’e dönene kadar bir sürü güzel hatıra biriktiriyorlar. Günlerden bir gün ise vatanlarına doğru yola çıkıyorlar…

Merhaba, en çok hangi mevsimi seviyorsunuz ? Bana sorarsanız en çok ilkbaharı… Çünkü ilkbaharda tabiat uzun bir uykudan uyanır. Yorgunluğunu atmıştır ve herkese gülümsemektedir. Dünyadaki herkese çeşitli hediyeler sunar o. Ben çiçekleri çok sevdiğim için bana da çiçek hediye eder. Renk renk, çeşit çeşit. Tabii bir de çiçek açan insanlar vardır. Onları tanıdığınızda tıpkı baharın gelişi gibi içinizde kelebekler uçuşur, mis gibi bir havayı içinize çekersiniz. İşte onlardan biri de Ayşe Şasa. Çiçek açan mevsim

Albatros serisinin devamı olan bu kitapta, kahramanlarımız yine yollarda. Bu kez okyanusları aşmak yerine çölleri geçiyor, kum fırtınasıyla, akreplerle ve bir sürü tehlikeyle mücadele ediyorlar. Fakat şimdi başka yol arkadaşları da var. Tüm zorlukların üstesinden birlikte geliyorlar. Neticesinde ise kim bilir neler oluyor… Aradıklarını bulmak için çıktıkları bu yolculukta bakalım kahramanlarımızı neler bekliyor… Çiçekler tomurcuklanınca dalda Bilsinler ki ben oradayım O kavuğun içinde Dünyadan saklanmaktayı

Göçmen bir kuşla yolculuğa çıkmaya ne dersin? Bir de arkadaşın olacak, adı Ayşe Hümeyra… Kimi zaman bir vapurun güvertesinde, kimi zaman bir caminin çini deseninde, kimi zaman da kutlu beldelerde soluklanacaksınız. Yorulduğunda dostluğunuza sığınabilirsin. Bir de Medine’nin gül kokan sokaklarına… Kitabın kapağını araladığında seni vefa, dostluk, sevgi ve fedakârlıkla bezenmiş bir dünya karşılayacak. Haydi, seni bekliyoruz. Geleceğe Mektup/Medine’nin Gülü yakın tarihimizde yaşamış Dr. Ayşe Hümeyra Ökten’in y

İnternet denen şey nasıl çalışıyor? Korsanlar evimizdeki bilgisayarlara girebilir mi? Sanal dünya artık hayatımızın her yerinde. Bu kitap ise senin için sanal dünyanın kapısını aralıyor. Yazılım, internet, veri, ağ gibi bu dünyanın temellerini yaşamın içinden örneklerle anlatıyor. Kapıyı tıklamana gerek yok, hadi içeri gir. Sanal dünya seni içine çekmeden önce etrafı bir tanı!

Kur’an’ın sayfaları arasında heyecanla dolaşan Yusuf bir de ne görsün? Harfler onu çağırıyor, tutup hooop diye kaldırıyor! Bu davete kayıtsız kalamıyor tabii, birlikte Güneş Sistemi’ne gidiyorlar. Sonra bulutların eşliğinde, Kur’an’da kıssası anlatılan Peygamberlerin yaşadığı yerlere, Hüdhüd kuşunun sırtında Kâbe’ye gidiyor Yusuf. Geri döndüğünde ise öğretmeninin sorduğu “Kur’an’ın bize neler anlattığını hiç merak ettiniz mi?” sorusuna verecek bir sürü cevabı oluyor.

Bazen canın sıkılır kendini yalnız, mutsuz, bir başına hissedersin. Hiç kimsenin seni önemsemediğini, farkında olmadığını düşünürsün. İşte böyle bir anda duydukların düşüncelerini nasıl etkiler ? Kalbinin sesini dinlersin. Birlikte kalbinin sesini dinleyelim mi

Cevahir Altınparmak, bu yüzyılda yaşayan vir halk kahramanı. Sokakta, caddede, bakkalda, manavda karşınıza çıkabilir ve size çeşitli masallar anlatabilir. O, bu masalların içinde kaybolurken seni de bu hikâyeye dâhil etmenin peşinde. Arkadaşlarıyla beraber altın günlerinin aranan yüzü, şöhreti kıtalar dolaşan ünlü gezgin, okul sıralarının prensi, elleri arkasında yürüyen yakışıklı halk adamı Cevahir Altınparmak. Eee ne bekliyorsun ayakta ? Çek sandalyeyi otur yamacımıza. Belki senin ünün de şehirler dolaşır

Kalbimizin de odaları olduğunu biliyor muydun? Heyecan odasında kocaman balonlar, sevinç odasında renkli kelebekler, üzüntü odasında irili ufaklı çiviler… Umut her üzüldüğünde kalbine bir çivi batar. Kerpetencibaşı da gelip bu çivileri çıkarır. Bir gün umut öyle üzülür ki Kerpetencibaşı ne yaptıysa Umut’un kalbindeki çiviyi çıkaramaz. Peki Umut’u çok üzen şey neydi? Kerpetencibaşı neden emekliye ayrıldı? Her üzüntü bir gün geçer mi?

Emir’in güzellikleri saymakla bitmez. Güler yüzü, tatlı dili, neşesi, eğlencesi… Fakat en önemli özelliği haylazlığı ve inatçılığı. Birazcık da şikâyeti yetişkinlerden. Konulan saçma kurallara, çocukları dinlemeyen büyüklere, bir de gelmeyen uykulara söyleyecek bir çift sözü var. Ama önce Çocukluk Düşlerini Yaşatanlar Adası’na misafir olması gerekiyor. Dostu Süslü ile dağları tepeleri dolaşırken seni de yanında görmek istiyor. Haydi, Emir’i daha fazla bekletmeyelim!

Özgür Kuşlar Ülkesi’nden dönen Arif, Akif ve İlhan artık son derece kararlı. Kuşlar mahalleye geri dönecek! Bu o kadar kolay değil tabii, önce kuşların şartı yerine getirilecek. Bunun için sağlam bir plana ihtiyaçları var çocukların. Ama bu onlar için çok kolay. Çünkü Melahat teyzenin, Cesur dayının, Demir Kaptan’ın yanında bir de Renkli Öğretmen var artık ekipte. Bu şahane ekip, güzel bir plan ve yüreklerden taşan cesaret ile her şeye hazır. Macera kaldığı yerden devam etsin!

Sekiz kafadar, kedileri Tarçın’ın önderliğinde macera peşinde koşmaya devam ediyor. Esrarengiz kuyuya ulaşmak için bu sefer koca bir denizi aşıyorlar; azgın bir köpekbalığını ve sabırsız ahtapotu atlatıyorlar. Fakat onların halletmeleri gereken başka bir meseleleri daha var. Bakalım sekiz kafadar bu meselenin üstesinden gelebilecek mi?

Sakar Meke ne demek biliyor musun? Arif’i, Akif’i, İlhan’ı tanıyor musun? Peki ya Kaşıkgaga ördeğini, ağaçkakanı ve Özgür Kuşlar Ülkesi’nin hükümdarını gördün mü hiç? Cevabının “Hayır!” olduğunu duyar gibiyim. Öyleyse doğru adrestesin. Bilmediğin fakat bilmen gereken, tanıman ve görmen gereken pek çok şeyi elinde tutuyorsun şu an. Tek yapman gereken kapağı açmak ve tıpkı Sakar Meke’nin göle daldığı gibi sayfaların arasına dalmak. Bak, ipucunu verdik bile!

Geçmişten seslenmiyor bu masal. Her şeyin değiştiği, bazılarının dönüştüğü bir gelecekten geliyor. Ama bu gelecek ne kadar yakın ne kadar uzak? Kimse bilmiyor. Yeni bir dünya kuruluyor, her şey yeniden inşa ediliyor. Okul mekiğinde başlayan bir tartışma ise tüm soruların cevabını bulmak, belki de yeni sorular sormak için bir adım. İki kapağın arasındaki bu yeni dünya meraklı okurlarının sorularını yanıtlamak için heyecanla bekliyor.

Koynunda başka bir dünyanın kapılarını saklayan Esrarengiz Kuyu yolcularunı çağırıyor ! Zamanda seyahat etmeyi çok seven sıkı fıkı sekiz kafadar, kayıplara karışan kedileri Tarçın’ın haftalar sonra çıkagelmesiyle yeniden yolculuklarına devam ederler. Yaşadıkları dünyada kendilerine yeni bir gizli sığınak bulmuşlardır. Bu kez aralarından birinin, Eylül’ün başı derttedir. Acaba onun iç dünyasında kopan fırtınaları durdurabilecekler midir?