Ermeniler, her yıl 24 Nisan’ı fırsat bilip Türkleri soykırım yapmakla suçlarlar... Heyhaat! Oysa tarihi arşivler tam tersini söyler; Ermeniler her fırsatta biz Türklere katliam yapmışlardır. Herkesin dilinde pelesenk olmuş ancak çoğumuzun tam manasıyla bilmediği Ermeni katliamlarından biri de esirlere uyguladıkları işkencelerdir... Dünyanın pek çok bölgesinde kurulmuş kamplarda esir Türklere Ermeni doktorların yapmış oldukları vahşetleri anlatmaya ne kelimeler sığar, ne cümleler kifayet eder., ne de dil

Tutsaklık daha önce hiç bu kadar çekici değildi. Ölü bedenler içine sıkışan: ölmek ve ölmemek arasında kalan birer ceset gibi sağı solu prangalar olan bir kadın, hiçbir kadının cesaret edemeyeceği kadar cesur.... Tutsaklığı başlangıcı... Sonu ise Mezarcı olan... Aslan namı diğer Mezarcı ve Ormanın Kral'ı olan güçlü bir adam. hayatını intikam üzerine kurup bütün arkasını topraklar altında bırakan özgürlüğü ise amansız bir kadında olan. Ölümüne sevmenin değil savaşırken sevmenin nasıl olduğunu her satırda yaş

Elinizdeki kitap; korku, gizem ve macerasever okurlarımız için kurgulanmıştır. Tepedeki karanlık ve gizemli bir evin bahçesindeki hazinenin peşine düşecek ve kahramanlarımızla birlikte hazinenin sırlarını çözmeye

Fıkraları ile herkesi bir yandan güldüren bir yandan düşündüren İncili Çavuş'un yaşadığı döneme masalsı bir yolculuğa hazır mısın? İncili Çavuş, Türk mizah kültürünün en önemli ustalarından olup halkın sorunlarına bulduğu çözümlerle kıvrak zekasını göstermiş hatta padişahın danışmanlığını yapmış; zeki, hazırcevap ve nüktedan bir kişilik. Mizah ustası İncili Çavuş'u çocuklarımızın daha iyi tanıması için elinde tuttuğun bu eser, kurguya uygun fikraların kendi zaman diliminde öyküleştirilerek yazılmasıyla ilk

Aslında kendimizin günahsız olmadığını bir türlü kabul edemiyoruz. Oysa insan günahkardır. Bu fıtratın gereğidir. Esas alan tövbe etmektir. Tövbe etmeyi de beceremedik. Çünkü taş atmak hoşumuza gitmeye başladı günahımıza bakmadan. Taşın büyüklüğü ve atma hızımız ne kadar çok olursa makamımızı, servetimizi koruyacağımız inancı doğru orantılı olmaya başlıyor. İşin en kotüsü de taş atmaktan yorulmuyor, ellerimizle birlikte kalplerimizin de taşlanmış olduğunu fark edemiyoruz. Anlamak istemediğimiz ve anlama iht

Filistin'in işgale uğramış masum topraklarında başlayıp Türk topraklarına uzanan Leyla'nın hikâyesi daha küçücük yaşında İsrail askerlerinin hayatını kâbusa çevirmesiyle başlar. Küçük Leyla büyüdüğünde artık eski Leyla değildir. Kaçarak ayrıldığı hasret kokan ülkesine geri döndüğünde artık büyük bir hesaplaşmanın da içine atmıştır kendini. Yüreği, büyük yangınlar içindeyken bu ateşten kurtulmanın tüm yollarını deneyecek olan Leyla, içine düştüğü aşkı kalbinde taşımayı başarabilecek midir? Yoksa o ateşler il

Çisenti çok duygulu, saygılı, merhametli, ahlaklı ve akıllı bir çekirgeydi. Bir gün ormanda gezinirken ağaçlara yapıştırılmış afişler gördü. Merak edip heceleyerek okumaya başladı. " Bu yıl ge-le-nek -sel-o-la-rak-ya-pı-la-cak o-lan kü-çük-ler-a-ra-sı-en-u-za-ğa-zıp-la-yan çe-kir-ge-ya-rış-ma-sı-ey-lül-a-yın-da-ya-pı-la-cak-tır." diye yazıyordu. Çisenti'nin ismini dedesi vermişti ama arkadaşları ona kısaca Çise derdi. Çise ve Fidelya iki iyi arkadaşdı. İşte bu hikaye, Çise'nin ıssız ormanda kaybolduktan so

Başarı Avcıları isimli bu roman, başarınızı artıracak yol ve yöntemleri, roman sıcaklığı içinde kalıcı olarak öğretmeyi amaçlamaktadır. Merak unsuru ile beslenmiş kitap, okumayı sevdirmeye ve alışkanlık haline getirmeye katkı sağlayacaktır. Sade bir dil ile anlaşılır olmayı ve etkileyiciliği gözetmiştir. Sıkılmadan okuyacağınız kitap, okuma isteğinizi kamçılayacak ve okuma hızınızı artıracaktır. Kullanılan dil itibariyle, öğrenme, güzel okuma ve güzel yazma yeteneğinizi geliştirecektir. Değerler eğitimi açı

Elinizdeki kitap sizi 2200 yıl öncesinin bozkırlarına götürüyor. Hunların büyük hükümdarı Mete Han’ın öyküsünü okumaya hazır mısınız? 1.Mete Han, aslında destanda adı geçen Oğuz Kağan mıdır? 2.Babası Teoman, Mete Han’ı Yüeçilere neden esir olarak verdi? 3.Türk boylarını nasıl tek bir çatı altında topladı? 4.Mete Han, babası Teoman’ı neden öldürdü? 5.Mete Han askerlerini nasıl yetiştirdi ve yapılandırdı? 6.Türk Ordusunun kurucusu neden Mete Han kabul edilir? 7.Kendisinden toprak isteyen düşmanlarına nasıl ce

Elinizdeki kitap sizi üç kıtaya, yedi iklime hakim olan Osmanlı Devleti’nin kuruluşunun hikayesine davet ediyor... 1.Ertuğrul Gazi, beyliğin idaresini neden en küçük oğlu Osman Gazi’ye bırakmıştır? 2.Osman Gazi’nin ağabeyleri kimlerdi? 3.Osman Gazi ile Şeyh Edebali nasıl karşılaştılar? 4.Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye nasihati neydi? 5.Osman Gazi, beyliğini nasıl kısa sürede bir devlet haline getirdi? 6.Osman Gazi’nin silah arkadaşları kimlerdir? 7.Köse Mihal kimdir? Nasıl müslüman oldu? 8.Osman Bey’in Biza

Elinizdeki kitap, sizi beş yüz yıl öncesine davet ediyor. İslam dünyasını tek bir çatı altında toplayan büyük kumandan Yavuz Sultan Selim’in fırtınalı hikayesini bir solukta okuyacaksınız. Yavuz Sultan Selim, babasına neden isyan etmiştir? Ağabeylerine rağmen tahta nasıl çıkmıştır? Yeniçeriler, neden ısrarla onun sultan olmasını istemiştir? Yavuz Sultan Selim’i Çaldıran Savaşı’na götüren nedenler nelerdi? Anadolu Türk siyasi birliğini nasıl sağlamıştır? Memlük Devleti ile Osmanlı Devleti’nin arası h

Elektiriklerin kesilmesiyle evi aydınlatacak bir şeyler arayan Enes, yanlışlıkla gizli geçit bulur. Arkadaşı Melis ile birlikte o geçidin ne olduğuna bakmaya giderler ama onları orada bir sürpriz beklemektedir. Meraklarına yenik düşen Melis ve Enes’in başları büyük beladadır, zamanın içine sıkışmışlardır ve kurtulmak için içinde oldukları zamanı yaşamak zorundadırlar. Onları yüz yıl öncesine götüren bu macera dolu yolculukta, başlarına gelecekleri kim bilebilirdiki? Melis ve Enes kayboldukları paralel

Gençler, sizleri, Necip Fazıl Şiirlerini Güzel Okuma Yarışmasına götürsem, ne dersiniz? Böyle bir yarışmaya katılmak mı istersiniz yoksa arkadaşlarınızı desdeklemek mi? Her ikisini de mi istiyorsunuz? Tamam o zaman, biz varız... Her ikisi de var kitabımızda... İster yarışmaya katılın, isterseniz arkadaşlarınızı desteklemeye gidelim birlikte... Bakın bakalım, arkadaşlarınız şiir yarışmasına nasıl hazırlanıyorlarmış? Eğlence, macera, koşuşturmaca,heyecan,yarış,dostluk, vefa... Hepsi de sizler için...

Neydi aşk? Heyecanı diri tutan bir arzu mu yoksa sabrı fısıldayan bir erdem mi? Ya da şair ruhlu adamın, şiir duruşlu kıza söylediği düşsel sözler mi? Kim bilir belki de öyle ‘Önce biriktirilip sonra da harcanan bir şey değildi aşk. Zira birikirken biriktirmeden harcanan, harcanırken de harcandıkça biriken bir hakikatti…’ Âşık, ‘Hayal perdesinden binlerce sözcüğün, sayısız fotoğraf ve sonsuz dalgalanmaların’ koşarak gelip gözlerinin önünde raks ettiğini görüyordu. Ve ucu yanık mektuplarla usulca gezinen sey

Acaba Üstat, çölde kuruyan dudaklara su yetiştirme vazifesini üstlenmeseydi, ne olurdu? Baskıya, zulme, tehdide, zorluklara karşı direnme görevini tek başına üzerine almasaydı, bugün nasıl bir Türkiye’ de yaşardık? Onlarca, yüzlerce, binlerce, hatta milyonlarca yüreğin birlikte taşıdığı heyecanları, umutları, düşünceyi tek başına bir kalp, geçmişin tozlu raflarından hikmet devşiren bir bilgeydi o... Kader onu sık sık sanatının dışında işlerle uğraşmaya zorladığı için dünya edebiyatının dehasından mahru

GÜNEŞİ BAYRAK, GÖKYÜZÜNÜ ÇADIR KABUL EYLEYEN ÜÇ KITANIN HÜKÜMDARI: OĞUZ KAĞAN

Dünyayı âdeta bir ahtapot gibi saran İngilizler; 1 Cihan Harbi'nde kollarını Irak topraklarına uzattığında, bir Türk kumandanının sedye üzerinde bile teslim olmayıp tercihini başka yönde kullanacağını hiç akıl edememişlerdi... Kut'ül Amare'de; gözlerini makaslı dürbüne, ellerini tüfeğe, kalplerini de vatan toprağına nikahlayan ve sahrada çöl çiçekleri gibi bir destanın kıyısına dayanan zabitler, meydanı hasmına dar ederken düşman hangi tuzağı kuruyordu?... İngilizler Orta Doğu'da; erzak ve mühimmata iht

Azad Keskin, hayatta iken onun için yaşamak eğlence ve güzel kadınlardan ibaretti. Bir gün gözlerini ormanda açtığında, eski hayat tarzından aslında pek de bir şey değişmemişti. O, yine haylaz, vurdum duymaz yakışıklı bir çapkındı. Tek bir fark vardı, o da artık Bir HAYALET olduğuydu!

Dağılmaya başlayan Osmanlı Devleti'nin otuz ikinci padişahı Sultan Abdülaziz, bir gece ansızın tahtından indirilir. Hemen ardından da kaldığı sarayda ölür. Bu olayın intihar olduğu açıklanır. Bu olaydan üç ay sonra tahta çıkan Sultan Abdülhamid bu olayın intihar olmadığını düşündüğü için çeşitli tahkikatlar yaptırarak olayın aydınlatılmasını ister ve Yıldız Mahkemesi kurularak suçluları cezalandırır. Bu kitapta Fethi olayın aydınlatılması ile görevlendirilmiş bir Osmanlı hafiyesidir. Sultan Abdülaziz neden

Rauf... Zengin... Çok zengin... Gücünün doruğunda... İhaleler, büyük paralar, yalılar, villalar ve pek çok bürokrat emrinde... Şatafatlı bir yaşam, lüks bir hayat, konforlu bir dünyada ne istiyorsa oluyor... Satın alamayacağı hiçbir şey yok... Lakin, her şeye rağmen mutsuz... Ne kadar para kazansa da ne kadar konfor içinde yaşasa da ne kadar insana hükmetse de içindeki boşluk büyüyerek ruhunu ele geçiriyor... Ne para, ne konfor, ne lüks yaşam, ne yalılar ne villalar... Hiçbir şey... Ama hiçbir şe