İslam’ın başlangıcından itibaren Müslümanların hayatında önemli bir yer edinmiş olan camiler, toplumun her kesiminden insanları Allah’a kulluk bilinciyle kaynaştıran, kardeşlik duygularını doruk noktasına ulaştıran, kişiler arasında kültürel bütünlüğü sağlayan, ibadetleri usulüne uygun olarak öğrenmeyi kolaylaştıran, bireylere batıl inanç ve hurafelerden arındırılmış dini bilgilerin kazandırılmasını sağlayan önemli bir kurumdur. Tarihten günümüze camilerin sayısı giderek artmış, başlangıçta basit ve sade

Sosyal barışın sağlanmasında din eğitiminin rolünün irdelendiği bu çalışmanın temel konusunu; "İnsanlar ve gruplar arasında zaman zaman baş gösteren ötekileştirme, ayrımcılık, çatışma şiddet, terör ve savaş gibi sorunların yerini uzlaşmaya bırakmasında; sevgi, saygı, anlayış ve hoşgörü, esasları çerçevesinde el birliğiyle bir barış toplumu oluşturmada ve evrensel barışa katkıda bulunmada din eğitiminin de bir sorumluluğu var mıdır; varsa din eğitimi bu sorumluluğunu etkin bir biçimde nasıl yerine getirebili

Sosyal barış sürecine din eğitiminin yapacağı katkının tespiti amacıyla hazırlanan bu araştırmanın çıkış noktasını; "İnsanlar ve gruplar arasında zaman zaman baş gösteren ayrımcılık, çatışma, şiddet ve terör gibi sorunların yerini uzlaşmaya bırakmasında: anlayış ve hoşgörü esasları çerçevesinde el birliğiyle bir barış toplumu oluşturmada din eğitiminin sahip olduğu güçten nasıl yararlanılabilir?" sorusu oluşturmaktadır. İç ve dış tehditlere karşı sadece savunmaya yapılan harcamalar ve güvenlik güçlerinin sa

Bu çalısmada Gelenekselci Ekol diye bilinen entelektüel çevrenin öncelikli olarak din anlayısları ve buna baglı konulardaki çesitli egilimleri degerlendirilmektedir. René Guénon, Ananda K. Coomaraswamy ve Frithjof Schuon ekolün öncü entelektüelleri olmakla birlikte, yasayan temsilcileri arasında Seyyid Hüseyin Nasr'ın öne çıktıgı görülmektedir. Gelenekselciler, gelenek kavramıyla, Mutlak Varlık'tan vahiy ya da ilham yoluyla gelen ve metafizik, din, bilim, sanat, ahlak gibi bütün alanlarda yansımasını bulan

Günümüzde camilerin sahip olduğu eğitsel imkanlardan daha fazla yararlanabilmenin yollarını aramak önemli bir ihtiyaçtır. Bu çalışmada, tarih boyunca köklü bir eğitim kurumu olarak varlığını devam ettiren camilerde sunulan eğitim faaliyetleri değerlendirilecek ve içerisinde bulunduğumuz bilgi çağında halkımızın cami eğitiminden daha fazla yararlanabilmesine yönelik bazı öneriler geliştirilecektir.

Bu kitap, R. Guénon, A. K. Coomaraswamy, F. Schuon, S. H. Nasr, T. Burckhardt, M. Lings, Lord Northbourne, G. Eaton, E. F. Schumacher ve T. Lindbom gibi yazarların oluşturduğu Gelenekselci Ekol´ün görüşlerini değerlendirmektedir. Modern bilim kendi yöntemleri ile dinleri incelerken Gelenekselciler ise dinlerin metafizik ilkelerini temel alarak modern dünyayı sorgulamaktadırlar. Dinler neden çoktur? Eğer bütün dinler doğruysa neden farklıdırlar? Dinler hangi ilkeleri açısından farklı, hangi ilkeleri açısında

Barışsever bir neslin yetiştirilmesine yönelik projelerin üretildiği bir dönemde, barış dini olan İslâm´ın prensiplerini nesillere anlatmak durumunda olan din eğitiminin sahip olduğu güç görmezlikten gelinemez. Çünkü, Peygamberler aracılığıyla insanlığa sunulan mesajların doğru anlışılıp yorumlandığı dönemlerde din, toplum hâlinde yaşayan insanları kaynaştırmayı başarmış; sosyal barışın, birlik ve beraberliğin teminatı hâline gelmiştir. Bu eser, sosyal barışı temin etmenin din eğitimine gereken önemi vermek