Kızılcık kokuyor ellerin Büşra. Yumuş, kadifemsi. Kızmadan edemiyorum ama sana. Niyekine diye soruyorsun. Niye olacak. Beni ziyadesiyle mutlu ediyorsun da ondan. Bak şu ayrık otlarına, gerisindeki böğürtlen tomurcuklarına, beri yandaki sarmaşıklara, kevenlere, yer yer dökülü ısırganlara, ne kadar da mesutlar. Dosta düşmana nispet; iç-içe, yan-yana; ahenkle ne de güzel raks ediyorlar, öyle di mi? Hadi istersen alatavda yürüyelim. Sonra dut ağaçlarının gölgesinde eğleşiriz az biraz. Tepe üstü hoyratlanan cevi

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca 'Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

“Abules; ne şeytan, ne cin yazgıdaşlar! Şeytan ile cin arasında, hem şeytanlara hem de cinlere eşit noktada duran bir yaratık. Kadim Yunânî’ler, Grek metinlerinde onları cinlerle aynı safta tutarak ‘Daimon’ diye adlandırmışlardır. Yine bu metinlerde ilk insanın tözü toprak değil altın olarak geçip münşisi Kronos’tur. Sonra elementlerin çağı başlar. Toprak, ateş, hava, su bu elementlerin yaşamsal döngüsüne çanak tutar. Daimon terimiyle ilk oynayan Herodot’tur. O da Yunânî’dir. Tanrı’yı ‘Theos’ diye tanımlark

Milletim, uyan! Kendine dön! Aslını unutma! Geçmişini bil. İçinden, gerçek aydınlardan kurulu bir kadro çıkar. Çıkar ki, onlar, hem bugününü, hem yarınını kurtarsınlar. Geleceğini, ancak, bilinçli, idealist bir aydın nesil güven altına alır. Milletim! Büyük bir milletsin. Çok büyük bir ülken var. Onun birçok parçasına el konulmuş. Öbür parçalarına da göz dikilmiş. Çok köklü bir tarihe sahipsin. Gerçek bir medeniyetin, Hakikat Medeniyeti’nin sahibisin. Onu yeniden ayağa kaldır. Diril ve Dirilt! İnsanlık seni

Değişik edebiyat dergilerinde yayınlanan öykülerini kronolojik tasnifle bir araya getirip kitaplaştırmaya devam ediyor Osman Koca. Bu anlamda Salaş’ın uzantısı diyebilliriz ‘Bir Ağustos Masalı’ için. Şehrin billur ve kristal manzaralarına yaslanan tiplerin hikâyelerini okudukça, yaşananların akışına kaptırıyoruz kendimizi. İroni had safhada yine. Kelimelerin gücüne inanan Koca, Türkçenin söz ve anlam diziminden istifade ederek olay ve olguları kendine özgü üslup ve bakışıyla irdeliyor. Bunu yaparken de yapı

Osman Koca; roman, öykü, inceleme, çeviri, deneme ve çocuk edebiyatı sahasında verdiği eserlerle hafızalarımızda yer edinen mümbit kalemlerden biri. Hikâyelerinin yanı sıra kuramsal ve tematik metinler de kaleme alıyor. Öykü evreninde her kesimden tip ve karakter mevcut. Olay, olgu ve tema dünyası çok renkli. Öykülerinde yüzeyde görünen ironi, belirli bir düşüncenin kökleriyle bağlantılı olmakla birlikte klasik, gotik ve fantastik edebiyatla da güçlü bağlar kuruyor. Dile olan hâkimiyeti, sözcüklere yeni anl

Uzaylı Nanu - Nanu'nun Maceraları 10

Sincap Nanu - Nanu'nun Maceraları 9

Titiz Nanu - Nanu'nun Maceraları 8

- Üç Kafadar Balık - Vişnebal - Kalp Ustası - Süper Karıncalar - Sevgi Dili

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca 'Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca ‘Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca ‘Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca ‘Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca ‘Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca ‘Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

Zeki, terbiyeli, çalışkan, dünya tatlısı bir kızdır Naime Nuray. Arkadaşları onu kısaca ‘Nanu' diye çağırırlar. Yaşı sekiz olmasına rağmen aldığı aile terbiyesiyle küçüklerini sever, büyüklerini sayar. Her çocuk gibi hayal dünyası zengin ve renklidir. Ancak onun hayal dünyasında uçuk kaçık yaratıklar, büyücüler, tılsımlar yoktur. Titizliğiyle, dedektiflere; liderliğiyle başkanlara taş çıkartır Nanu. Evinde balık, bahçesinde köpek besler. Yalandan hoşlanmaz. Adalet ve sorumluluk duygusuyla hareket eder. Çocu

Bir insanla bir vişne ağacı arasındaki fark, futbolcuyla meşin yuvarlak arasındaki ayırım kadardı ancak. Hele bir de Şûrâ ile Vişnebal arasındaki duygusal ve düşünsel ilişki söz konusu olduğunda bu detay hiç de önemsenecek düzeyde değildi aslında. Neticede Şûrâ ile Vişnebal sıkı fıkı iki arkadaşlar. Dostlukları, en azından Vişnebal'in sarmal köklerine dayanacak kadar... Eski, çok eski idi...

Ürkek bir ceylan gibi gözleri; taştan taşa, daldan dala, masadan masaya sekiyor. Zoraki yutkunuyor. Eşarbı telleniyor. Rüyamda gördüydüm Buket seni. İlk nazarda vurulmuştum sana. Yangın yeriydi kalbim. Onatsız bir derde düştüydüm seni tanıdıktan sonra.