İçine dünyayı sığdıracak kadar büyük bir kalbi vardı. Ama o kalbin içinde dünya sevgisine yer yoktu. İsmini söylediklerinde akla evvela “sevgi” gelirdi. Canlı cansız fark etmezdi; bıkmadan, usanmadan severdi. Bu sevgiden nasiplenecek bir de çocuk vardı: Salih. Hiç tanımadığı Gemuhluoğlu’nu rüyasında görecek, sonra İnsan Müzesi’nde tanış olacaklardı. Fakat hikâyenin başlaması için Salih’ın mışıl mışıl uyuması, heyecanla uyanması gerekiyordu…

Özgür Kuşlar Ülkesi’nden dönen Arif, Akif ve İlhan artık son derece kararlı. Kuşlar mahalleye geri dönecek! Bu o kadar kolay değil tabii, önce kuşların şartı yerine getirilecek. Bunun için sağlam bir plana ihtiyaçları var çocukların. Ama bu onlar için çok kolay. Çünkü Melahat teyzenin, Cesur dayının, Demir Kaptan’ın yanında bir de Renkli Öğretmen var artık ekipte. Bu şahane ekip, güzel bir plan ve yüreklerden taşan cesaret ile her şeye hazır. Macera kaldığı yerden devam etsin!

Sakar Meke ne demek biliyor musun? Arif’i, Akif’i, İlhan’ı tanıyor musun? Peki ya Kaşıkgaga ördeğini, ağaçkakanı ve Özgür Kuşlar Ülkesi’nin hükümdarını gördün mü hiç? Cevabının “Hayır!” olduğunu duyar gibiyim. Öyleyse doğru adrestesin. Bilmediğin fakat bilmen gereken, tanıman ve görmen gereken pek çok şeyi elinde tutuyorsun şu an. Tek yapman gereken kapağı açmak ve tıpkı Sakar Meke’nin göle daldığı gibi sayfaların arasına dalmak. Bak, ipucunu verdik bile!

"İstediğin her şey ol. İstediğin her şeyi yap. Bütün sınavları geç, önemli mevkilere gel. Binlerce insan sana hizmet etmek için el pençe divan dursun. İsterse parmağının tek bir hareketi şehirleri varlıktan yokluğa taşısın, yine de sen ne görüyorsan osun. Bir çiçeğe bakarken, bir çocuğa bakarken, bir kadına bakarken ne görüyorsan o. Geri kalan her şey bir yanılsamadır."