Her celladın bildiği bir hikâye vardır: Cellat sabah uyanır. Güneş ışıkları perdenin aralığından odasına vurmuştur. Bahçesindeki ağacın dallarından olgun meyveler düşmekte, kuşlar cıvıldamaktadır. Evinin arkasındaki derenin çağıltısı kulaklarını okşar. Neşeyle kalkar cellat, evden çıkıp kasabaya doğru yürümeye koyulur. Karşılaştığı herkese selam vermeye başlar. Günaydın. Merhaba. İyi günler. Kimse selamını almaz. Kimisi yolunu değiştirir, kimisi gözlerini kaçırır, kimisi kenara çekilir, çocuklar ...