Hapishane kalenin bir köşesinde, toprak tabyanın tam kenarındaydı. Dışarıyı görebilmek umuduyla kazıkların oluşturduğu duvardaki bir aralıktan Tanrı’nın dış dünyasına bakarsın. Gökyüzünün küçük bir kısmıyla, yabani otların bürüdüğü, üzerinde nöbetçilerin gece gündüz bir aşağı bir yukarı gidip geldiği yüksek bir toprak yığınından başka birşey göremezsiniz. O zaman, yılların hep böyle süreceğini, dışarıyı görmek için hep böyle, direklerin oluşturduğu duvardaki deliklere gözünü dayayacağını, hep ay ...