Klasik etik anlayışından radikal bir kopuşun en açık ifadelerinden biri, belki de ilki, şudur: Etik yargılarının gerçek bir anlamı yoktur; onlar ne doğru ne de yanlış olan ‘duygu’ anlatımlarından ibarettir. Etik yargıları salt duygusal bağlamları temsil eder; onları dile getiren kişilerin çoşkularının, heyecanlarının ifadesidir. Bilişsel bir anlamı olmayan bu yargıların işlevi bazen bir duygu dışavurumunu bazen bir buyruğu bazen de bunların her ikisini birden dile getirmektir. Bu, etik tarihinde ...